24 Eylül 2015 Perşembe

SÖYLEŞİ: IRMAK Kültür-Sanat Dergisi, Ağustos 2003



Prof. Dr. Barbaros GÜRSEL
1950 Kastamonu Göl’de doğdu. Arifiye İlkokulu (1961), Adapazarı Ortaokulu (1964), Adapazarı Lisesi (1969)’nden mezun oldu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Grafik Bölümü’nü bitirdi (1973). Kısa süre reklam ajansında reklam fotoğrafçısı olarak çalıştıktan sonra, aynı okulda grafik bölümüne 1975 yılında asistan olarak girdi. 1983 yılında doktor, 1997 yılında doçent, 2002 yılında profesör oldu. Halen Marmara Ü. G. S. F. Fotoğraf Bölüm Başkanlığını yürütmektedir. Sanat hayatına kısa film ile başlayan Gürsel, 4’ü uluslar arası, 6’sı ulusal ödüller kazandı, 20 yarışmada seçici kurul üyeliği yaptı. 2 kişisel serge açan sanatçı, 3 uluslar arası karma sergiye katıldı. 10 dia gösterisi yaptı.


Fotoğraf Sanatçısı Prof. Dr. Barbaros GÜRSEL
“ETKİN, IŞIKLI, İNCE ESPRİLİ, GÜZELİ ARAYAN FOTOĞRAFLAR ÇEKİYORUM”


Barbaros Bey, siz Sakaryalısınız ve Türkiye’nin az sayıdaki fotoğraf sanatçısı / profesörlerinden birisiniz. Öncelikle sanatta niçin fotoğraf?
Doğrudur. Türkiye’nin bugüne kadar geç kalmış bir dalının 7 profesöründen biriyim. Babamın bizzat fotoğraf sanatı ile uğraşması ve beni gençliğe geçişimde güzel şeylere yönlendirme adına fotoğraf makinesi ile tanıştırması, babamın farklı açılardan, sağlam kompozisyonları ve ışığı en doğru ve etkili kullanış biçimi ile konuyu anlatımı, beni “GÖRÜNTÜSEVER” yapmıştır. Akıp giden zaman içinden tek kareye indirgenmiş “an” beni “GÖRÜNTÜ TUTKUNU” yapmıştır.

Sanata sinemayla başladınız, hatta kısa metrajlı filmler çektiniz. Niçin sinema ve ardından neden fotoğraf?
İlkokulda iken mandolin dersi aldım, üç metod bitirdim. Ortaokul sıralarında beni en çok sinema sanatı etkiliyordu. Türk ve Dünya sinemalarından iyi örnekleri o zamanlar Adapazarı’ndaki sinemalardan (Yeni, Melek, Atlas, Saray, Fitaş, Yıldız) izlemeye çalışıyordum. Sinema ile ilgili kitap ve dergilerden besleniyordum. Teyzeoğlum sayesinde Yeni Sinema makinisti ile tanıştım; sinema filmleri kırpıklarını topluyor, günlerce inceliyordum. Görüntü olarak sinemayı yapabileceğime kanaat getiriyordum. O zamanlar 8 mm kısa film yarışmaları oluyordu, onlara katılmak kendimi ispatlamak istiyordum. Ciddi olarak yazılmış üç senaryom vardı, “Bisikletçi”, “Tahta Kaşıklar” ve “Sonbahar Rüzgarları” bu sonuncusu o güne kadar hiç örneğini görmediğim bugün şarkı klibi denilen türdendi. Yeni Dalga akımından etkilendiğim için İtalya’ya gidip sinema öğrenimi yapmak istiyordum. Maddi olanaksızlıktan gerçekleşmedi. Abidin Dino’nun yönetmenliğini yaptığı “Dünya Kupası ‘66” beni çok etkiledi. Bu etki ile “Kırkpınar ‘67” yi çektim, 8,5 dakika. Robert Kolej Kısa Film Yarışmasına gönderdim, beğenmişler. Onlar da filmi Edinburg Kısa Film Gençlik Festivaline, Türkiye’yi temsilen gönderdiler. 35 mm bir kamera alıp sinemaya devam edemedim: işin görüntü tarafını çok seviyordum, fotoğrafta kaldım.

Grafik eğitimi almış olmanızın fotograf gelişiminizde ne tür bir etkisi oldu?
Fotografik yönüm gelişti, karanlık oda teknikleri ile ufkum genişledi, grafik kompozisyonlar yapmaya başladım, üretimim arttı, reklam (tanıtım) fotoğrafını da öğrendim.

Sizin için “iki üniversite mezunu; ilki Hüsnü Gürsel, ikincisi Tatbiki Güzel Sanatlar” denir.

Bu değerlendirme çok doğrudur. Üniversite giriş sınavında Hukuk Fakültesini kazandım ama gitmedim. Babam “Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’na” yönlendirdi, özel giriş yetenek sınavlarına girdim, grafik bölümünü 3.’lükle kazandım. Türk Fotoğraf Sanatında çok büyük bir ismin oğlu idim. Hep ondan kazandıklarıma artılar eklemek zorunda hissettim kendimi, yine de ona yetiştiğimi zannetmiyorum. Görüşlerimiz, doğrularımız aynı olduğu halde. Evde babam, ben ve kardeşim Fatih’in ortak konusu olmuştur fotograf.

Sanat hayatınızdaki ilk ödülünüz hangisidir? Ne zaman nerede aldınız?
1964’te on dört yaşında iken mansiyon aldım. Adapazarı Kurtuluş Şenlikleri 2. Fotoğraf Yarışmasında aldığım bu mansiyon benim için en büyük ödül idi.

AET’den bir ödülünüz olduğu biliniyor. Anlatır mısınız?
1966’da o zamanki adı ile “Ortak Pazar”ın Uluslararası Gençler Türkiye Milli Ödülü Altın Objektifi, Belçika’nın Brüksel kentinde aldım. Ayrıca Photo-Kino’da seri fotograf dalında birinci oldum. Bunlar beni “Yarışma Çocuğu” yaptı.

Türkiye Sanatçı ve Bilim Adamı Portreleri Yarışmasında da ödülünüz var. Söz konusu yarışmada ödül alan fotoğrafınızın özelliği nedir?
1990’da AFSAD’ın yarışmasındaki tasarımını yaptığım ve stüdyoda üstüste çekim gerçekleştirdiğim babamın portresi idi. Bugüne kadar yapılmamışı yapma ve babama olan minnet borcumu ödeme adına en iyisini yapmalıydım. Gerçekten de öyle olduğuna inanıyorum, babam da beğendi ki 50. Yıl Sanat Albümüne kapak yaptı.

Yarışma ve ödüllerin, sanatçının gelişimindeki olumlu/olumsuz etkisi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yarışmalar ve ödüller sanatçının üretimini kamçılayan, kendini aşması, yenilemesi için olumlu etkisi olan etkinliklerdir, her zaman desteklerim.

Sizin de zaman zaman seçici kurul üyesi olduğunuz Adapazarı Fotomaraton Fotoğraf Yarışması konusunda ne düşünüyorsunuz? Nasıl geliştirilebilir?
Her zaman Adapazarı Fotomaratonunda seçici kurul üyesi olmaktan dolayı mutluluğumu dile getirdim. Çok iyi bir organizasyonla yıllardır sürdürülen bu geleneksel fotoğraf yarışmasından dolayı Adapazarı Büyükşehir Belediyesi’ni tebrik ederim. Geliştirilebilmesi için önceden duyurunun ve ödüllerin etkili olabileceğini söyleyebilirim.

Sizin bir de GRUP-2 döneminiz var. Nedir GRUP-2 ve fonksiyonu ne olmuştur?
Babamlar “GRUP-5”i kurmuşlardı. Onlar 5 kişi idiler. Biz gençler ise ikinci bir fotoğraf grubu olduğu için “GRUP-2” adını alarak onların izinden gitmeyi düşünüyorduk. Birkaç karma sergi açtık, daha sonra her iki grubun birleşerek kurduğu AFAK yani Adapazarı Fotograf Amatörleri Kulübü de Türk fotoğraf tarihinde iz bırakmıştır. Logosu da bana aittir, daha sonra dernekler yasasının bir eksiğinden kapanmak zorunda kalmıştır, bu beni çok üzer. Adapazarı’nın çok sayıda fotoğraf sanatçısı yetiştirmesi ve bugün de gençlerin devam etmesi sevindirici yanıdır.

Fotoğraf alanında bilim adamı olarak Sakarya’da dünü, bugünü ve yarınlarına nasıl bakıyorsunuz?
Sakarya fotoğraf alanında dune damgasını vurmuştur, bugün de bu devam etmektedir, yarın damga sayısının artacağına inanıyorum.

Sizin digger fotoğraf sanatçılarından farklı olarak bir de fotoğraf bilim adamı kimliğiniz var. Yani Marmara Ü. G. S. F. Fotoğraf Bölüm Başkanısınız. Bu durum fotoğrafa bakışınızı nasıl etkiledi?
Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Grafik Bölümü Fotograf derslerinden başlayarak, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotograf Bölümünü kurarak bugüne kadar gelen 28 yıllık eğitimciliğim var. Çok iyi bir eğitim kadrosu oluşturduk, şu an Türkiye’nin en iyi eğitimini veren Fotoğraf Bölümüyüz.
Meslek olarak da fotografı seçmiş olmam elbette ki fotografa bakışımı çok olumlu etkiledi.

Sizce “Barbaros Gürsel” fotoğrafını diğerlerinden ayıran en önemli özellikler nelerdir?
Etkin, ışıklı, ince esprili, kompozisyon jimnastiği içinde çoğunlukla dikey, at gözlüğü takmadan fotografın her türünden örnekler ile güzeli arayan, bazıları tasarımlı bazıları doğaçlama, ağırlık grafik kompozisyonlardadır çalışmalarım.

Sizin gözünüzle bugün için Türkiye’de ve Dünya’da yaşayan belli basil altı-yedi fotoğraf sanatçılarının adını sayar mısınız?
Hüsnü Gürsel, İbrahim Zaman, Prof. Sabit Kalfagil, Halim Kulaksız, İzzet Keribar, Ara Güler, Özer Kanburoğlu, Oktay Çolak, Art Kane, Ansel Adams, Henri Cartier Bresson

Birer kelimeyle sizin için İzzet Keribar, Ara Güler, Prof. Dr. Sabit Kalfagil, Hüsnü Gürsel, İbrahim Zaman neyi ifade ediyor?
İzet Keribar: Titizlik eseri
Ara Güler: Röportaj ustası
Sabit Kalfagil: Gerçek hoca, ışık
Hüsnü Gürsel: Resim-iş + Fotograf = Usta fotografçı
İbrahim Zaman: Yarı babam, ağabeyim, yenilikçi

Irmak dergisini nasıl buluyorsunuz? Gelişmek için sizce neler yapmalı?
Irmak Kültür-Sanat Dergisi düzenli olarak takip etmekte ve beğenmekteyim. Geliştirmek için gönlümden geçen görsel ve plastic sanatlarla ilgili sayfalarını arttırmasıdır.


Söyleşi: Fahri Tuna
Kaynak: IRMAK Kültür-Sanat Dergisi, 3. Yıl, Sayı:32, Ağustos 2003
© IRMAK Kültür-Sanat Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder